Notre Dame Katedrali , Fransa
Notre Dame Katedrali Fransa’da Paris’in ortasından geçen Seine Nehri’ndeki Cite Adasının üzerinde bulunmaktadır. Fransız İhtilaline kadar ülkenin dini merkezi olan bu klişe, Meryem Ana’ya ithafen bu ismi almıştır.
Yapılan hiçbir kilise Paris Notre Dame’ının başından geçenler kadar çok, tarihi olaya şahit olmamıştır. Bundan dolayı bu katedrale ‘Fransa tarihinin yuvası’ denilmektedir. Kral VII. Louis’nin hükümdarlığı döneminde Başpiskopos Maurice de Sully’nin emriyle 1163’te inşasına başlanan klişenin ilk taşı Papa 3. Alexandre tarafından konmuştur. Fakat, her ikisi de katedralin tamamlanmasını görememişlerdir. Piskopos Sully ömrünün büyük kısmını ve parasını katedralin inşasına vakfetmiştir. Binanın kendisi 1250 yılında, külliye ise 1350 yılında tamamlanmıştır. Fransız Gotik mimarisinin en önemli eserlerinden olan Notre Dame , ayrıca ilk gotik katedrallerden biri olma unvanına sahiptir. Heykelleri ve işlemeli camları ortaçağ Roma mimari üslubundan sonra eşsiz bir sanat örneği olması, natüralizm akımından etkilenmesinden kaynaklanmaktadır.
Kilise 130 m. Uzunlukta ve 48 m. genişliktedir. 6000’in üzerinde kişiyi barındırabilecek niteliktedir. Birbirinden farklı şekilde dizayn edilmiş üç kapıya sahiptir ve bu kapılardaki mimari güzellik de ziyaretçilerin dikkatini üzerine çekmektedir. Katedralin ana kubbesi 34 m. yüksekliktedir. İki kulesi ise 69’ar mç yüksekliktedir; güneydeki kulenin içindeki ‘Emmanuel’ adlı çan 13 ton ağırlığındadır, çanın dili bile 488 kilodur. Rivayete göre 1631’de Emmanuel çanı yeniden döküldüğünde kadınların ergimiş olan metale mücevherlerini attıkları ve çanın orijinal rengini buradan aldığı söylenmektedir.
750 ton ağırlığında aslına uygun olarak kurşun kaplı meşeden yapılmış bir kule 1860 yılında binaya ilave edilmiştir. Alemi bronz olan bu kulenin yüksekliği 90 m.’dir. Gotik mimari tarzının incisi olan Notre Dame Katedrali’nin içinde ayrıca çok değerli sanat eserleri ve Hristiyanlarca kutsal kabul edilen eşyalar bulunmaktadır. Katedral ’de Meryem Ana’nın bir heykeli bulunur. Bu heykeli, görkemin ve zenginliğin bol olduğu dönemde yerel tüccarlar tarafından yaptırılmıştır.
Kiliselerde ve özellikle gotik katedrallerde görülen, genellikle ön cephede yer alan yuvarlak pencerelere ‘Gül pencere’ denilmektedir. Renkli camlar, desenler ve resimlerle süslü olan gül pencerelerde yine oymalar ve desenlerle süslenmiş çerçeveler kullanılmaktadır. Bu sanatsal yapılar Notre Dame’ın iki kanadında bulunan pencerelerde kullanılmıştır. (1250-1260 yılları arasında yapılmıştır.) Bu tarz ile güneydeki pencere Yeni Ahit’ten ‘İsa’nın Zaferi’ konusu resmedilmektedir. Bu pencereler katedraldeki sayılı renkli camlı pencerelerden olmaları açısından dikkat çeker ve Avrupa’da nadide eserler olarak günümüze değin kalmayı başarmışlardır.
Katedralin içinde çok büyük bir kilise orgu vardır. Yıllar boyunca kiliseye pek çok org getirildiyse de, hiçbiri binanın yapısına uygun olmamıştır. İlk uygun org Cliquot tarafından 1700’lü yılların başlarında tamamlanmıştır. Cliquot’nun eserinin bir kısmı günümüze kadar dayanmıştır, fakat org 19. Yüzyılda Aristide Cavaille-Coli tarafından büyük ölçüde yeniden yapılmıştır. Ne katedral, ne de org Paris’in en büyüğü olmamasına rağmen Notre Dame’ın piyanisti şehrin en kıdemlisi addedilmiştir. Bu konuda 18. Yüzyılda öyle bir rekabet olmuştur ki, dört piyaniste unvan verilmiş ve her biri yılın üç ayı boyunca Katedral ’de çalmıştır. Kilisenin en iyi piyanisti 1900-1937 yılları arasında çalan Louis Vierne olarak görülmektedir. Daha sonradan çalan orgcular, özellikle Pierre Cochereau, orga önemli katkılarda bulunmuştur.
Yine de orgun orijinal tınısı bugün dahi Cavaille-Coll versiyonuna aittir ve org Coll’ün yaptığı en iyi enstrümanlardan biri olarak kabul edilmektedir. 19 YY. başlarında Paris şehir planlamacıları katedralin bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istemişlerdir. Katedralin yıkılması fikrinden hoşlanmayan ünlü Fransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini çekmek için ‘Notre Dame’ın Kamburu’ adlı romanını yazmıştır. Roman, katedralin kurtarılması için kampanya başlatılmasını sağlayarak, katedralin yenilenmesinde büyük rol oynamıştır.
Turistler açısından sık ziyaret edilen bir yer olmasının dışında, halen bir Roma Katolik Katedrali olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra Paris başpiskoposluğuna ev sahipliği yapmaktadır. 15 Şubat 2005’ten beri de görevi Andre Vingt-Trois yürütmektedir.
Katedral’in Bazı Özellikleri:
- Güney kulesindeki ‘Emmanuel’ adlı çanın dökümü 1631 yılında tamamlanmıştır ve Katedral’in en eski parçasıdır.
- Krallar Galerisi, Yahuda ve İsrail’in 24 kralının heykellerinin sıralandığı koridordur.
- Katedralin ana kubbesi 34 m. yüksekliktedir.
- Batı cephesindeki kuleler 69’ar m. yüksekliktedir.
- Batı Gül Penceresi 10 m. çapındadır. Pencerenin önünde kucağında bebek İsa ile birlikte bir Meryem Ana heykeli vardır.
- Çan kulesine gitgide daralan toplam 422 basamakla çıkılmaktadır.
- Notre Dame de Paris dünyada ana yapıdan ayrı payandaların kullanıldığı ilk binalardan biridir. Bina özgün tasarımında aslında bu payandalar yoktur. Ancak yapım başladıktan sonra gotik mimaride kullanılan ince duvarlar daha da yükseldikçe duvarlarda dışa doğru oluşan gerilimlerden dolayı çatlamalar başlamıştır. Daha fazla bozulmayı engellemek için destek sağlayan uçan payandalar düşünülmüştür. Uzun yıllar boyunca eleştirilmişler ve “birilerinin sökmeyi unuttuğu yapı iskeleleri” gibi durdukları söylenerek, katedrale “bitirilmemiş” bir hava verdikleri iddia edilmiştir.